Meme küçültme operasyonu hastaya özel bir operasyondur. Belirli teknikler operasyonun temelini oluştursa da ben açıklıkla şunu söyleyebilirim ki hemen hemen her hastada kesinlikle küçük de olsa bir modifikasyon yapıyorum.
Bu ameliyat ile memelerdeki sarkıklık yanında asimetriler, şekil bozuklukları ve meme başı deformiteleri düzeltilebilir.
Basitçe anlatmak gerekirse, yuvarlak bir pastadan bir dilim çıkarıp sonrasında kalan pasta parçalarını birbirlerine yaklaştırıp birleştiriyoruz. Dolayısıyla pastanın boyutu küçülüyor. Aynı zamanda yukarı doğru bir ilerletme sağladığımız için dikleşme de gerçekleştirmiş oluyoruz.
Göğüs küçültme aynı zamanda boyun ve sırt ağrılarına ve belki ilerde omurga deformitelerine, fıtıklara neden olabilecek rahatsızlıkların önlenmesi açısından çok önemli bir operasyondur. Operasyon öncesi belirli anatomik ölçümler ve oranlar göz önüne alınarak çizimler yapılır.
Küçültme operasyonun her bölümünde lazer kullanıyoruz. Bu sayede operasyon oldukça kısa sürerken sonrasında kanama, ağrı ve ödem minimal seviyede oluyor. Hastaların sosyal yaşamlarına dönmeleri, işlerinin başına geçmeleri, spor yapmaları veya tatile gitmeleri klasik meme küçültme operasyonlarına göre çok daha erken gerçekleşiyor.
Meme küçültme ve dikleştirme operasyonlarında en sık sorulan sorulardan biri de süt kanallarının zarar görüp görmediğidir.
Evet, belli bir oranda süt bezi ve süt kanalı bu işlem esnasında hasar görür ama 70% oranında sağlam kalır ve süt verilmesinde hiçbir sakınca olmaz.
Dolayısıyla çok büyük göğüslü kadınların doğum ve süt vermeyi düşünerek yıllarca beklemeleri yanlış olabilir. Unutmayın, memelerin o ağırlığı zaman içerisinde boyun ve bel fıtıklarına, kollarda ve ellerde güç kaybına kadar ilerleyen sinir hasarlarına, omuzlarda çökmelere neden olacaktır. Tabi bunların düzeltilmesi çok daha zor ve maliyetli operasyonlar gerektirecektir. Meme küçültme ve/veya dikleştirme işlemi estetik bir ameliyat değil, anatomik ve medikal bir zorunluluktur, aciliyeti vardır.